Korunmanin ve koruyabilmenin yolu olan bir Türk Savunma ve Savaş Sanatıdır.
1990 yılında Türk Savaş Sanatı calismalarina başlayan, 1999 yılında tüm çalışmalarını bitiren Nihat Yiğit, önce uluslararası alanda daha sonra da Türkiye’de tanıtımına başlamıştır.
Ülkemizdeki bürokratik engellerden dolayı, 02 Ağustos 2002 tarihinde maalesef Amerika Birleşik Devletlerinde Dünya Federasyonu, 05 Ocak 2005 tarihinde ise ülkemizde Türkiye Federasyonu kurulmuştur. Dünya Federasyonu ise 07 Aralık 2005 te bir daha ayrılmamak üzere Türkiye ye taşınmıştır.
Akademik anlamda Sayokan, bir Alpı tekniksel, taktiksel, zihinsel, psikolojik, fiziksel {Hız, Dayanıklılık, Güç/Kuvvet, Esneklik, Yeti (hız+güç) ve Çeviklik} gelişmelerini en yüksek noktaya çıkartmayı amaçlayan bunu yaparken de sakatlanmayı ve hastalıkları en aza indirgemeyi planlayan ruhsal ve bedensel eğitim çalışma bütünüdür.
Teknik anlamda Sayokan karşısındaki gücün detaylarıyla uğraşmaksızın; bütünü, rakibi okumak sonra cevap vermeksizin genel stratejik anlayışı içinde kendi kontrolü altına alır. Bunu yaparken zıtlıkların birliği kuramı ile Alpların sağ ve sol yeteneklerini aynı seviyede geliştirir, uygulamada tüm temel tekniklerde uzuvlar araçtır, destekleyici, ivme kuvvetini artırıcı unsur gövdedir.
Sistemimizde birim teknik değil, tekniğin kullanım perspektifi önemlidir.Tekniğin süslü ve gösterişli olanı değil doğaçlama yeteneği içinde uygulanabilir oluşu önemlidir.Teknik motorsal kavramada tabii reaksiyon olabilecek kolaylıkta olmalı, çok spesifik özellikler taşımamalıdır. Sayokan da iki eğitim programı vardır.
1 – Kendini Koruma Sistemi (Self Defence)
Bu program en kısa sürede (108 saat) kendini koruyabilmenin stratejik eğitimidir. En kısa sürede; gerçek mücadele ile yüz yüze gelmenin ve başarılı olmanın bedensel-ruhsal öğretisidir. Kişinin enik yeteneğinin üst seviyede olmaması Sayokan stratejisinin uygulanmasına engel değildir.Diğer mücadele sistemlerinin çaresiz çözümsüz kaldığı dış alanda (sokakta) gerçek bir sigorta olup mükemmel uygulanır.
Özellikle Savaş Sanatlarına ilgi duyup ilgilenmemiş kendini müdafaa konusunda cesarete gereksinim duyan bay bayan orta yaş ve üzeri kişilerin bire bir , bire çok saldırganın aletli aletsiz saldırılarına karşı rahatlıkla uygulayabileceği bir sistemdir.
Yarışma alanı ve müsabakası yoktur. 1. SAN ve 2. SAN olarak proglamları mevcuttur. 1. SAN programını bitiren öğrenciler siyah kuşak 1. SAN olurlar. 108 saatlik çalışma bu programin ilk bölümüdür ve tamamını kapsamaz.
2 – Yere serme sistemi
Dünyada Full Contact mücadele sporları katagorisine giren vuruşlu sistemdir. Eldiven ve Koruyucu kullanılmaz.
Bu sistemde yine hiçbir sistemin kazandırmadığı doğaçlama yeteneği elde edilir. Rakiplerin tüm ataklarını düşünce boyutuna taşımadan kendi doğallığı içerisinde tabii bir reaksiyon ile pasifize edebilirsiniz.Rakibin teknik detayları değil ,katagorize edilmiş müsabık karakteri göz önünde bulundurulur ve kütlesel etkinliği direnci kırılır.
Müsabaka yapılan sistemler ise;
Kyokushin Kaikan, Ashiara Kaikan, Seidokan, Shidokan, Enshin Kaikan, Yoshi Kaikan, Oyama (Shigeru Oyama) Karate olarak sayılabilir.
Son söz olarak Sayokan gerek müsabaka alanında gerekse dış alanda kişiyi çıkmaz içinde bırakmaz. Mücadelenin her boyutunda çözümcü bir özgüven, teknik ve stratejik bir yeti sağlar.
Geniş Bilgi
Sayokan sözcüğü, “Savaşçının Yolu ve Kanı” cümlesindeki sözcüklerin baş heceleri alınarak meydana getirilmiştir. Savaşçının “SA”, yolunun “YO” ve kanı sözcüğünün “KAN” heceleri bir araya getirilmiş, “SAYOKAN” sözcüğü oluşmuştur. Bir savaş sanatı adı, mana boyutunda çok şeyler ifade ettiği gibi, kısa olması, söylenişinin kolay olması ve ait olduğu dilin ses uyumlarına uygun olması gerekmektedir. “Yabgu” Nihat YİĞİT bu faktörleri göz önünde bulundurarak bu ismi bulmuş ve koymuştur. Türkçemizde Sayokan sözcüğünün ses uyumuna uygun bir çok sözcük bulmak mümkündür. Örneğin, Soykan, Serkan, Hakan, Furkan, Turkan, Demirkan, Okan, Atakan, İlkan, Volkan, Doğukan, Özkan, Tarkan, Erkan, Hürkan, Arıkan, Gürkan, Alkan, Efkan ve Utkan gibi birbirine ses uyumu açısında yakın sözcükler vardır.
Dünya savaş sanatları alanında da tüm milletlerin kolayca telaffuz edebileceği bir ses yapısına da uygunluk göstermesi önemlidir. Çünkü Sayokan’ın amaçlarından biri uluslar arası alanda da tanınmak ve yayılmaktır. Elbette, Sayokan sözcüğünü meydana getiren cümleden kast edileni de iyi anlamak gerekir. Sözcükleri ele alırsak ;
“Savaşçı” sözcüğüne yüklenilen anlam sadece fiziksel yetenekler değildir elbet. Çünkü savaşçı olmak fiziksel yeteneklerden ziyade, ruhsal erdemi, inanç değerlerini, ruhsal dayanıklılığı, mukavemeti gerektiren bir kişiliktir. Fiziksel yetenekleri yürütecek, bu yeteneklere yaşama olanağı verecek tüm disiplinler nefise (egoya) verilecek savaşın galip gelmesi, kişinin kalbine doğru yakınlaşmasıyla mümkündür. Kalp ise direk inançla bağlantılıdır. İnancın disiplinleri kalbin büyümesine, genişlemesi neneden olacaktır. Bu genişleme gerçek adaleti, vicdanı, sevgiyi, dayanışmayı, yani sosyal erdemi ortaya çıkaracaktır. Adaleti de, vicdanı da, sevgiyi de, dayanışmayı da, ne zaman, nerde ve kime karşı sorularının yanıtlarını iyi bildiği için gerektiği gibi yerine getirecek, yaşayacak, egosuna (nefsine) hükmüne bırakmayacaktır. Tarihimizde bu tür kişiliklere sahip insanlara ayrıca ”Erkişi” de denmiştir. Yani herkişi çoktur ama erkişi olmak zordur. 16 bin yıllık tarihimize baktığımızda Türk Milletinin varlığına bu kişilikte kağanlar, hakanlar, komutanlar, bilge kişiler önder olmuş Türk milletinin varlığına sebep olmuşlardır. Sonuç olarak, “Savaşçı” sözcüğü bu kişilikleri temsil etmektedir. “Yol” sözcüğü ise bu kişiliklerin yolunu ifade eder. “Kan” sözcüğü ise bu iki kelimeyle oluşan tüm bağları ifade eder. Bu bağın biyolojik bir kan olmadığı kolayca anlaşılmıştır herhalde. Yoksa bunun adına ırkçılık denir. Savaşçının yolu derki ; “Nefsine düşman, kalbine dost ol.”
Sayokan, savaş sanatları uzmanı “Yabgu” Nihat Yiğit tarafından 18 Mart 1999 yılında kurularak faaliyetlere başlamıştır. Türk Savaş Sanatı oluşturma çalışmaları uzak doğuda kaldığı 4,5 – 5 yıl içinde başlamış, ülkesine döndükten sonra devam etmiştir. Kendisi savaş sanatları teknik donanımına sahip olmasına rağmen bir sistemi oluşturan bir çok alanın kuramından yoksun olması sebebiyle başta Türk Tarihçisi, Türkolog, spor bilimcisi, pedagog gibi akademisyenlerden yardımlar almıştır. Bu yardımlarla süren çalışmalar 9 yıl sürmüştür.
Türk Medeniyetlerinin Motifleri
Türk savaş sanatı tanımlamasından anlaşılacağı gibi, Türk medeniyetleri, geleneklerine göre kurgulanmış destanlarından etkilenmiş, yeni Türk neslinin de tarihimizde ki kahramanlıkları, yiğitlikleri hatırlamaları, ruhsal boyutunu yaşamaları, akıl ve beden gücünün ortak kullanımının kazandırdığı zevki tatmaları, Sayokan’da ilke edinilmiştir.
Prof.Dr. Özbay Güven hocamız “Türklerde spor kültürü” adlı kitabının bir bölümünde şöyle diyor. “Sporun tarihi, insanın doğa koşulları ile tanışarak, ona uyması doğada egemen olmaya başlaması ve kendisini korumak için tek araç olan vücudunu ve adalelerini geliştirmesi ile başlar. Başlangıçta sporun insanların fazla enerjilerini boşaltmak, sağlıklarını ve güzelliklerini geliştirip korumak, boş zamanlarını değerlendirmek, barışa katkıda bulunmak ve ticari yararlar sağlamak gibi amaçlar için yapılmadığı kesindir. İnsanlık tarihi ile insanın korunma ve güvenliğini sağlama mücadelesi de birlikte başlamıştır. İlk çağlardan kalma bazı resimler, spor dallarının da belirmeye başladığını gösterir. Ancak, spor tarihinin başlangıcı diye adlandırdığımız resimlerin çoğu savaş ile yakından ilgilidir. Savaşların beden gücüne dayandığı çağlarda spor, savaşa hazırlık dönemi oluşturmakta idi. Türkler de bu dönemlerde savaşa yönelik işlevleri olan sporları yapmışlar ve desteklemişlerdir.“
Günümüz yüzyılına bu anlayışı taşıyan ve başarılı olan Karate, Aikido, Judo ve Sumo ile Japonya; Tae kwon do, Hapki do, Tang soo do ile Kore; Kung-fu ve versiyonları ile Çin ; Muay Thai ile Tayland olmuştur. Son yıllarda ise Savate ile Fransa ; Capoeira ile Brazilya ; Krav Maga ile İsrail bu rekabette yer almaya çalışmaktadırlar.Teknolojik alanda gelişmiş sanayi toplumları veya günümüz insanları, korumak, korunmak, güvenlik kaygılarını oluşturan duygularından hiçbir şey kaybetmemiştir, sadece tarz, yöntem, öğretiler değişmiştir.
Savaş sanatları, ne kadar savaşa hazırlık olmaktan çıkmış gibi görünse de güçlü, akıllı bireylerin yetişmesi için spor adı altında eğitimlere gereksinme yarınlarda da devam edecektir. Çünkü milli kültür ve mirasların devamiyetinde, sağlıklı nesillerin oluşmasında, vatan ve bayrak gibi milli değerlerin korunmasında akli olduğu kadar bedensel güce de gereksinme vardır.
Sonuç olarak, savaş sanatına sahip milletler, dünya üzerinde milli karakterlerinin, dillerinin, kültürlerinin, tarihlerinin ve efsanelerinin hatta dini öğretilerinin bilinmesi, yaygınlaşması ve tanınması için bu alanı lokomotif olarak kullanmaktadırlar. Yani uluslar arası milli siyasetlerinin içinde bir argüman olmuştur. Elbette, Sayokan bir Türk savaş sanatı olduğuna göre, yada Türk savaş sanatı diyebilmek için, dilinin Türkçe olması, milli karakterini milli şahsiyetlerinden alması, ritüellerini geleneklerinden, töresinden alıp kurgulaması, ruhsal disiplinlerini inanç değerlerinden alması gayet olağandır. Olması gerekendir.