Loading...

Türk savaş sanatları



  

 

                        

    
 

          

                                                                                                           T

ÜRKLER

                       
ÖN TÜRK UYGARLIĞI
 
Kaynak : Ön -Türk Uygarlığı (Haluk TARCAN)

 

 
 
               Ön-Türk Uygurlığı ile ilgili tüm alıntılar, “Ön-Türk Uygarlığı (Resmi tarihin çöküşü) adlı kitaptan alınmıştır. Sayın Kazım Mirşan’ın çalışmalarını ve sayın Haluk Tarcan’ın araştırmalarını kapsayan bu kitabı okumanızı tavsiye ederiz. Bizim alıntılarımız sınırlı olmakla beraber, biz Türklerin dünya uygarlığının başlangıcını ortaya koyması, bütün dünya milletlerinin put perestlik içinde yaşarken, Türklerin TEK TANRI inancını benimsemeleri, Tanrı’yı bulmaları, o dönemlerde Tanrı’yı (Allah’ı)  Kur’an’ın tarif ettiği biçimde ortaya koyması Türk Milleti’nin ne kadar şerefli bir millet olduğunu ortaya koymaktadır. Bu kitapta bahsedilen tüm Turan haklarının köklerinin Ön-Türklere yani atalarımıza dayandığını söylemeye gerek yoktur.
 
              20.06.2006 tarihli şahsıma gelen bir haberi sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu haber sayın Kazım MİRŞAN hocamızı bir kez daha doğrulamaktadır.
 
              - İtalya'yı şaşkına çeviren rapor!..
     Toscana Üniversitesi'nin araştırmalarına göre, İtalyanların ataları olarak kabul ettikleri ve Avrupa uygarlığının temellerini atan, bugün Latin alfabesi olarak adlandırılan alfabeyi icad eden Etrüskler'in DNA'sı, Türkler'le yüzde 97 aynı çıktı.  İskeletten örnek alındı.
   İtalya'nın ünlü üniversitelerinden Toscana'da yapılan bir araştırmanın sonucu, Çizme'de büyük tartışmalara neden oldu. Yüzyıllar önce Toscana'ya yerleşen Etrüskler, İtalyanların ataları olarak kabul ediliyor. Toscana'daki antik Etrüsk mezarlarındaki iskeletlerden alınan DNA örnekleri, Türkler'in DNA'sına yüzde 97 uydu.
   Topluca göç etmişler. Ferrara ve Standford üniversiteleri tarafından da desteklenen ve Ferrara Üniversitesi Biyoloji Bölümü'nden profesör Guido Barbujani'nin başkanlık ettiği araştırmanın sonuçları, Çizme'de farklı tepkileri beraberinde getirdi. Bir grup bilimadamı, İtalyanların atalarının Türkler olamayacağını iddia ediyor. Ancak diğer bir kesim, araştırmanın sonuçlarını kanıt olarak kabul ediyor. Türkler'in, İtalya'ya topluca göç ettikleri sanılıyor.
    İtalya'daki Etrurya adlı bölgede, Türklerin efsanelerinde de yer alan dişi kurt ve ondan meme emen biri kız biri erkek iki bebek heykeli de iddaları doğrulayan irili ufaklı yüzlerce kanıttan biri olarak kabul ediliyor.
 
  
Tarihe İlk Adım           :
   Türklere tarih boyumca göçebe millet olarak bakılmıştır. Oysa Türkler göçebe değil, göç eden bir millettir. Yani yerleşmek amacı ile yeni yurt edinen, bir ülke arayan ve bu amaçla topraklarını terk eden millettir.
  
Türkler; yazı öğeleri içeren kaya resimleri ile, Sovyet Bilim Akademisinin C14’le tespit ettiğine göre M.Ö. 14 binde  AŞ damgası ve M.Ö. 12 binde kozmos anlamını taşıyan ON damgası ile tarihe ilk adımlarını atmışlardır. Orta Asya da ŞUNYU (Pamir) eteklerinde M.Ö. 10500 yıllarında, önce obalar, daha sonra obalar BİR, BİRLİK olma gereğini duymuşlar, tek yönetimde birleşmişler, bu birleşmeye UŞUNUY (Uşunguy) –uy(birlik) adını verip ilk ulus olma dönemine geçmişlerdir.
    TAMGA (damga) Ön Türkler de yazı sistemi, damga(tamga) kavramı üzerine kurulmuştur. Bu çizgiler, lekelerle ifade edilen kendi içinde tam ve yeterli olan bir sistemdir. Sembol resimdir. Her biri birer damgadır, her biri ayrı bir kavramı ifade eder.
   
  OK; günahsız olma, quantum,
  UÇ; lider, bayrak,
  ON; kozmos, kozmos kişisi,
  AT; ad, canın tenden dışarı (Tanrıya) atılması tek şekil, tek harf görüntüsünde olmasına karşın, hece olarak okunur.
        ON Damgası : M.Ö. 12000 de bulunmuş olan ON damgası kozmos, kozmos kişisi anlamlarını verir. Şölgen Taş mağarasındaki ilk şekli, gökyüzü ile yeryüzünü ifade eden iki yatay çizgi arasına çekilmiş, yani gökyüzü ile yeryüzünü birleştiren 10 çizgi ile ifade edilmiştir. Daha sonra, ON’lar HUN’lar ; Öntürklerin bir bölümü kendilerini ON diye adlandırırlar. On adı devlet adı olarak kullanılmıştır. Bu gün ise değerini yitirerek 10 sayısı kendi halini almıştır. ON açık hilal olarak daha sonraları damgalarda görülmüştür.
  
    OK Damgası : Tanrıya erişmek için günahsız olmak demektir. Aynı anlam astrofizikte ‘’Quantum’’ diye adlandırılır. Diğer anlamları ise, Yönetim, Savaşçı tefsir anlamlarını taşıdığı gibi kendilerine ON diyen Ön-Türklerin diğer bölümü ise kendilerini OK diye adlandırmışlardır.
    
     ÖN TÜRK UYGARLIĞINDA İLK AÇILAN OKUL :
    
Sülyek Okulu    : Ulukem vadisi (üst asya) nde açılan bu okul karargah yönetimi, karargah yönetecek personel için Ulukem vadisinde Sulyek’te açılmıştır.
    
    
EBİN EMÜ UQ ES A diye okunan yazıt karargah (personeli) yetiştirmek için verilen ders demektir.

 
     
 
  
TENRİ ( EDİN-ER ….DİNGİR….TENGİR….TENRİ….TANRI)
   Türkler, tarihe tek Tanrı inancıyla başlamış, millet olarak adlarını ÖKÜK TÜRK, TÜR/ÖK, RABBANİ TÜRK olarak almış ilk ulustur. Yoktan var edici evrenin yaratıcısıdır. Bu üstün kudreti yaratıcı olarak düşünmüş ve yaradan kavramına varmıştır.
 
   İÇÜÜM APAM   : Kişi, yaratanın bulunduğu bir ölçeki dünyayı tasarlamış, o dünyaya varmak ve o dünya da yaradanın hükmüne geçmek, yaradana erişmek için öbür dünyaya götürücü olması gereken bir kudreti düşünmüştür. Bu da İÇÜÜM APAM dır. Yani  AL – İLAH, ALLAH’ tır.
 
    ÖK       : Rab, Yöneten, bu dünyanın hakimi. Türklerde Tanrının vasfı 4’ tür;
  1.  
    Evrenin yaratıcısı,
  2.  
    Kendi kendini belli eder,
  3.  
    Öbür dünyaya hakimdir,
  4.  
    Bu dünyanın hakimidir.
 
       Ön – Türklerin kudret, Tanrı olarak algıladıkları kavram; kendisinden geldiğimiz ve günahsız olmak, OK olma başarısını elde etmek şartıyla kendisine dönebileceğimiz ve öbür dünyada yeniden yaşama imkanını bize verecek BİR ’i, tek Tanrı olarak algılamışlardır.
       ( Hatırlarsanız, günahsız olma, Astro-fizikte quantum, OK damgası ile, başarı ON damgası ile ifade edilir.


TANRI’DAN GELME    

Kişi, enerji ve ateş demek olan kozmik ışıktan (ONÇ) tan (İslamda ve diğer dinlerde NUR) yaratılmış halde Tanrı dan dön döne alev ve ateş halinde eş değeri olarak yeryüzüne inerler. Tanrı dan gelme, yönetilme ihtiyacı, seçim, Tanrı dan yetki, görev, muhakeme, ateşe verilme yolu ile ödüllendirilme safhalarından oluşur. Halk forum yaparak seçimle kişiyi görevlendirirler. Kadın – erkek ayrımı olmadan Tanrı dan eşdeğerde gelen Türk halkı, yeryüzünde yönetilebilmek için forum oluşturarak, toplanarak aralarında bir kişiyi BUĞ seçerler. Fakat herkes eşdeğerde olduğundan, bu kişiye halkını yönetme yetkisi Tanrı adına verilmektedir. Bu KÜN’ün (güneş) EKİ (eşi) AY tarafından verilir. Artık BUĞ, halkın başı, Tanrı dan görevli kral dır. Osmanlılarda bu, Allahın yeryüzündeki gölgesi seviyesine kadar yükseltilmiştir. Tanrı adına hareket eder, halkına kul gibi hizmetle görevlidir.

         Ölümünden sonra halk yeniden forum oluşturarak BUĞ’ u mahkeme eder (musalla taşında bu kişiyi nasıl bilirsiniz?) Buğ halkına iyi hizmet etme BAŞARI’ sını elde etmişse OK olmuştur, günahsızdır, yani Tanrı’ya geçmek için gerekli ilk başarıyı sağlamıştır ki bu ON (ong) damgasıyla gösterilir. BUDA-ÖG’ dür, günahsızdır, özü kurtulmuştur, kötülüklerden BUDA’ nmıştır. Vücudun ateşe verilmesiyle ödüllendirilir. ATEŞ EVİ’ nde halkı tarafından toplanan O TUN (ateşe ait-odun) ile ve balirli kurallar çerçevesinde, vücudu ateşe verilir. Yakılmak suretiyle ruhu UÇ’ ar, UYUN-ONUŞ yani, canlı ruh olarak öbür dünyaya geçer. APAN ONUSU, Allahın lütfunu elde etmiştir. ED-AT EMİNİP ÜZÜN Tanrı’ya mal olmuştur., artık ASKAN olabilir, gökte AS’ılı olma hakkını elde etmiştir. UÇMAK’ ta cennette bulunmaktadır. Yeryüzünde kalan küllerin  ve yarı yanık kemikler bir kabın içine konur ve gömülür. Gömüldüğü yerin veya mezarın etrafında 7 kez dönülür, kutsanır. Bu merasim Ateşe Verme Ziyafeti ile sona erer. (İslam da ölü yemeği ).

 
KURGANLAR   :
       
           Ölülerin vücutlarının eşyaları ile muhafaza edildiği mezarlardır. Kurganlar, kül kapları,  kül kapları depoları, ateş kültünü belirten mezarlar ve eşya Ön-Türk uygarlığının yayıldığı yerleri ortaya çıkaran belge ve bulgulardır. Yazıtların içeriği, büyük çoğunlukla, Buğ’un başarısı ve bunun sonucu canının Tanrı’ya uçuşunu naklederler.
 
 
GÜNEŞ KÜLTÜ :

            Tek ve yaratıcı kudret yerine güneş resmi çizilmiştir. Anlamı, güneşin yaşamı temin eden, sonsuz enerji kaynağı olduğunu görmüş, bu enerjiyi Tanrı’dan aldığını tasavvur etmişlerdir. Güneş bu kavramın sembolüdür.
 
     

ESİS,İSİS        

          Türkler asla yaratanın, Tanrı’nın resmini yapmamışlardır. Zaten, O temsili olarak erişilemeyen bir makam olan ‘’göklerde’’ olduğu düşünülebilmişsede, Türkler ‘’yaratan’’ için her hangi bir yer tayin etmemişlerdir. Bu nedenle de O’na Tanrı, yaratan sıfatı dışında ESİS denmiştir. Yani hatırlanan, daima hatırda düşüncede olan.
 


ALP = AL – APA 

           Alan ilah, alıp Tanrı’ya eriştiren demektir. AL ateş kültünden (Kurgan Kültürü) gelir. Ateş kültü canın Tanrı’ya  uçurulması  için kullanılan bir araçtır. Bu araç, ateş karamı etrafında sistemleştiği için “ateş kültü” adını almıştır. Buğ’un  vücudunun ateşe verilmesidir, merasimin yapıldığı yere “ateşevi” denmiştir. Yukarıda bahsetmiştik ON kavramı, kozmos demektir. ON – İÇ, kozmik güç, ışık, nur diye adlandırılır ve ( ) hilal şekli ile somutlaştırılmıştır. Birde yeryüzünde ateş vardır. Kişinin kendi yaktığı ateş, “enerji ve ışık” kaynağı olarak hayatın devamını sağlar. Yakılması zor olduğu için bir kere yatkımı bir daha sönmemesine dikkat eder. Kendi ölçüsünde var ettiği bir mini – güneştir. Bu nedenle önemi çok büyüktür. Bu mini – güneş, gökteki ateş (güneş) gibi, korkunç bir kudret ve enerjidir. Değdiği, kendisine sunulan her şeyi, yani AL’dığı her şeyi yakar, kendi gibi AL’ev, ateş haline getirir. AL’dır, kutsal olduğu için rengini ifade eden AL kelimesi de kutsal anlamına gelir. Bayrağımızın rengi AL’dır, kırmızı değil. AL (ateş, alev, ışık) AL’ıp gökyüzüne, Tanrı’ya götürdüğü için kutsiyet atfedilmiştir. AL – AP sonunda ALP şekline dönmüştür. ALP dağlarına bu adı verenler “Kamun” lar adını taşıyan, İtalyan alplarına yerleşmiş olan Ön – Türklerdir.  Yalnız insanoğlunun bulduğu ateşte bir terslik vardır. Gmkteki ışık yeryüzüne inerken, insanoğlunun bulduğu ışık  gökyüzüne yükselmektedir. Yani, Gökten ateş halinde iniş, göğe ateş ateş halinde çıkış. Bu iki karşıt olaydan, varoluş kavramını bulmuştur. Ve de “varoluş kavramı”, ÖN – Türk kişisini, asıl ölümden sonra yaşama, ölümsüzlük, Tanrı’ya ulaşma ilgilendirme. Bunun için Türkler, kendisinin OL – ON (OL, dünya ; ON kozmos) kozmik dünyaya, gökyüzüne ait olduğunu kabul etmiştir. 
      
AT – OTUK            : Tanrı’ya geçmeye hak kazanmış kişinin yakılması demektir. 

AT – OĞU  BOLIK  : kağanın oturduğu yer, başkent demektir.

BOLIK                   : Site demektir.
 

 
 
ON – UYUL  DEVLETİ :
      
             K. Mirşan, ON – UYUL ‘ un adını, tarihi en çok M.Ö.5000 ler olabilecek “ON Notası” denen, çubuklara yazılmış tarihteki ilk barış teklifi metninde okumuştur. ON – UYUL yani ON (Hun) federe devletinin kuruluş tarihi şu an bilinmemektedir. Fakat bu devletin devamı ve adı  BİR – OY BİL devletinin tarihi M.Ö.8500 ler olduğuna göre, ON UYUL ‘ un kuruluş tarihi daha eksilerdedir.
 
Barış teklifi metni
     
    
ÖC–UÇU  ÖGÜZ  AŞU EL  BU ALTIN  ON–UYUL UÇ BU–EL  BU ES BU ESİD.
     “Liderlik iyeliği ÖGÜZ aşa halk iş bu yetkilinin ON – UYUL lideridir. Halkım namına söyleyeceklerimi dinle.

ÖGÜ  AP-AKIN  UÇ  IŞIP  BUY  İP-İNİNÇIP  AP-ANTI BU ÖGÜÇ.“Krallığı savaşlarda nam salan lider yazdı bu yazıyı. Sana barış önererek ki bu barış şartları için yüce andım teminattır.''

BU ÖP-ÖSÜ  AKIN  ALT  AV  ES ÖG (ÜÇ  BU  ESİD) EKİ  ÖDÜS UÇI.
“Bu (yazıyı yazan) ordu akını yetkilisinin majeste namı devlet lideridir.”


ON – UYUL’ UN SINIRLARI :
         
             Güneyde Çik Bil yani Sümer (günümüzde İran) ‘in kuzey sınırında, Hazar’a akan ARA – ETİG (Atrek) nehri ile başlar. Yukarıda belirttiğimiz TÜRKİSTAN’ı tümüyle kapsamaktadır.

  
 


BİR – OY BİL  DEVLETİ :
           
              BİR – OY BİL, ON – UYUL’un varlığında kurulmuştur. Romanya ile Altay dağları arasında yer alır. Yani BİR – OY BİL kurulduğunda ON – UYUL devam etmektedir ve lideri bir Kırgız han’ıdır. 
          
             BİR – OY BİL devletinin ilk başkentinin nerede olduğu bilinmemekle beraber, ikinci başkenti SUB – OĞ’ dur, tarihi M.Ö.8600 diye verilmiştir. Bu kent Moskova’nın kuzeyinde, Volga’nın kollarından Dubna üzerindeki günümüzdeki Zamostje de bulunmuş, tarihi M.Ö.8600 – 3300 olarak tespit edilen KALA’ dır. Üçüncü başkenti Uçuğıltır Köl’ün üzerinde liman şehri olan AT – OĞI BOLIK’ tır, M.Ö.4200 tarihini taşır. Yönetim olarak bu devlet M.Ö.1517 ‘ de 3.ncü devlet olan AT – OY BİL ‘e dönüşmüştür.
 
           

 BİR – OY BİL’ İN ANLAMININ KÖKÜ :
 
Altı Yarık Tigin = Altı Işık nasibi.
 
            
                M.Ö.1517 – 512 yılları arasında 1000 yıl boyunca kaydedilmiş, dinsel kaideleri, dolayısı ile felsefi seviyede düşüncelerin nakledildiği 3 yaprak, Macar Türkolog Aurel Stein tarafından 1907 yılında Türkistan’ın Miran (Tunghuang) kentinde bulunmuştur. Altı Yarıg, Tanrı’ya varma, onda erime, onunla özdeşleşme için gerekli 6 fazileti ifade eder. Bu belgede BİR, Tanrı inancıyla, O’na ilk defa varan, erişen kişi olmakla açıklanmaktadır.Tarihçilerden ÖNRE-BİNABAŞI, BİR ‘ in anlamını “BİRİKİ AT” “Birleşik nam” diye tanımlıyor. Burada NAM kavramı, Tanrı’ya erişme şartlarına sahip olma, günasız olma, Astro-fizik deyimi ile Quantum, halkı tarafından Tanrı’ya uçurulma başarısını elde etme anlamlarını verir. Tanrı’ya uçurulacak kişi de BİR’leşmiş kavramına girmektedir. 
            
           Yoluğ Tigin ise bu anlamın yerine “BİRİKİ BUDUN” “Birleşik kavim /millet” demektedir.
 
           
               BİR olma kararı alıp savaşa giren savaşçılar Tanrı’ya varmak için ölüyor ve BİR’leşme zaferine kavuşmuş oluyorlardı. BİR olma kararını, günümüze göre düşünürsek “şehit olmayı” kabul etmek şeklinde açıklayabiliriz.
 
          
                BİR – OY ‘ dan başlıyarak kurulan devletler, artık çok sayıda ÖN – TÜRK BİRLİKLERİNİ yönettiklerinden, BİL yani “egemenlik” adını almıştır. Ön – Türklerde yeniden devlet kurma yerine, yeniden yapılaşma yani zaman ve mekanda devam vardır. Halk daima aynı halktır ve bu süreklilik, Türkleri bir bayrak altında toplama fikir ve davranışını atadan gelme refleksini doğurmuştur.  Bunu TÜRÜK felsefesi ile açıklayabiliriz.  ALKU, BİR halindedir, öyleyse bu BİR’i yeryüzünde temsil eden Ön – Türklerin de BİR halinde yaşamaları gerekir, daha doğrusu doğaldır. Bu bilgiler ışığında BİR – OY BİL’ in anlamını kavrayabiliriz. Arka arkaya kurulan ve günümüze kadar gelen çok sayıda Türk devletleri, bu refleks halindeki BİR felsefesidir.
 
            
ALKU : Evren.

 
 
       

AT – OY BİL  DEVLETİ : 
      
           BİR – OY BİL yönetimi, bu ad altında siyasal varlığını zaman ve mekanda etkisini yitirmeye başlayınca, yeniden yapılanarak M.Ö.1517 ‘de AT – OY BİL adıyla tarihte yer almıştır. Aynı örnek Osmanlıda da vardır. Osmanlının siyasi varlığı etkisini yitirince bu günkü Türkiye Cumhuriyeti tarihteki yerini almıştır. Bu egemenlik AT – OY ‘lar tarafından kurulmuştur.
 
            AT’ ın anlamı, esas, dip anlamı Tanrı’ya kavuşmuş ruh demektir. AT – OY, Tanrı’ya kavuşmuş ruh inancında olanlar, AT – OY BİL, Tanrı’ya kavuşmuş ruh inancında olanların egemenliği  demektir.
 
            Dördüncü devlet olan TÜRÜK – BİL kumandanlarından ve aynı zamanda tarih yazarı olan ÖNRE-BİNABAŞI  M.Ö.517 de Volga ile Kaman’ın birleştiği yerde İTİZ’ de 1000 yıl önce yaşamış ve AT – OY BİL ‘i kurmuş olan İL BİLGE KAĞAN ile İL BİLGE KATUN’ un anıtlarını dikiyor.
 
            AT – OY BİL’in başkenti AT – OĞI BOLIK’tır. Sınırları ;
 
            ISİKİZ OĞUZ (Sibirdeki üçül ögüz)
 
            OKÜ GİMİN YIŞ (Orallar)
 
            OK – UŞUY (İskitler – Karadeniz’in kuzeyi)
 
            ON – OK BUDUN (Aralın kuzey doğusu)
 
            AT – OMUG IDUK BAŞ (Astrahan Hanlığı)
 
            TATAR BİRİLE OK AT (Harzem)
 
            ÖG – ÖDÜS (Kırım)
 
            IŞUB – URA (Kafkaslar ve Doğu Anadolu)
 
            ISİ – YIR (Romanya)
 
            ÖK – ÜR BUD (Bulgaristan)
 
            
                         Bu geniş alana yayılmış 60 halk, özerk olarak AT – OY BİL (Egemenliği) altında bulunmaktadır.

    

 


 
 
TÜRÜK  BİL DEVLETİ (Türük Egemenliği) :
           
                 Kozmostan geldikleri inancını taşıyan Ön – Türklerin kendilerini bir kez daha TÜRÜK diye adlandırmaları doğaldır. TÜRÜK yani, TÜR – ÖK’dür. TÜR = cins, ÖK=Gök, GÖK TÜR’ü, GÖKTEN GELEN TÜR, Gökten gelen cins, RABBANİ CİNS – TÜR demişlerdir.  Dikkat edilirse, ON, BİR-OY, AT-OY, TÜR-ÖK sıfatlarını, bu inancı taşımaları, onların ileri seviyede düşünce sahibi olduklarını, bu seviye ile TEK TANRI kavramına varmış olduklarını, bu kavram etrafında düşünerek felsefeye, örneğin ALTI YARIK TİGİN’ de görüldüğü gibi iyilik-kötülük kavramlarını, “varoluş” u  açıklama, algılama ve devamında deişik felsefe kaynaklarının şuurunda oldukları gökbilime ilk adımı attıkları görülmektedir.
 
          
            
TÜRÜK – BİL, M.Ö.879 da yapılanmış, başkenti AT-OĞI BOLIK’ tır. Türük-Bil’in kuruluşu yeni bir din inancının doğması ile gerçekleşmiştir. Bu inancı ALTI YARIK TİGİN’ de görüyoruz. 
           
           Altı Yarık Tigin, İT-ÖG (itici kudret, atılım bilinci) deyimi ile ortaya yeni bir dini kavramı atıyor ve bu kavram kendileri için erdem, bu millete günün birinde bir peygamber – elçi gelerek, halkını zaferden zaferlere götürdüğünü yazıyor. TEK TANRI inancı daha kuvvetlenmiş oluyor. 
            
            At-Oy Bil’ in egemen olduğu özerk 60 İL-BUYURUK BAŞI olan BUĞA TURKAN üç-yüz Karlukları, bunlara tabi OK-ATLAR’ı egemenliği altına alıp, ÜÇ-AT OĞILIK TÜRÜK BUDUN diye adlandırıyor.
             
           İÇÜÜM APAM, BUUMİN KAĞAN, At-Oy Bil ‘den ayrılıp ÜÇ-OK OĞIN yada ÜÇ-OK URIK (ot-oz tatar, Kıtan, Tatabı) egemeni olarak yeni bir devlet kuruyor adı, artık TÜRK adını taşımaktadır. TÜRÜK – BİL…
            
             TÜRÜK-BİL devleti M.Ö.774 SELENE (Selenge) taşınıyor. Bu dönem KANIM İL ETİRİŞ’ in hakan olması ile sona eriyor.
 
           
             TÜRÜK-BİL 5 AT-OĞ (hanedanlık) içermektedir.
 
            
             BİRİNT  AT-OĞ   (Birinci hanedanlık) M.Ö.879
 
-          İçüüm Apam Buumin Kağan İstemi – M.Ö.879
 
-          Inisi kağan – Başkent Selenge’ye taşınmıştır – M.Ö.774
 
-          Oğlı Kağan – Başkent Urkun’ dur (Orhun)
 

  İKİNT  AT-OĞ  (İkinci Hanedanlık)
 
-          Kanım İl Etiriş – M.Ö.565 – 538
 
-          Kanım Kül Bilge Kağan – M.Ö.536 – 525
 
-          Ökül Tigin – M.Ö.524 – 514
 
-          Kanım Türük Bilge Kağan 2 – M.Ö.512 – 494
 
-          Eçim Kağan 2 – M.Ö.488 - ?
 

 ÜÇÜNÇ  AT-OĞ  (Üçüncü Hanedanlık)
 
-          Tenritiğ Tenride Bolmış Türük Bilge Kağan3 – M.Ö.356 - ?
 
-          Benigü  Kağan – M.Ö.356 - ?
 
             
             
TÖRTİNÇ  AT-OĞ  (Dördüncü Hanedanlık)
 
-          Tenride Kut Bulmuş Alp Bilge Tenri Uyuğur Kağan – M.Ö. ? – M.S.318
 
-          Eçim  Kağan 4 - ?         Kanım  Kağan 4 - ?
 
 
   BEŞİNÇ  AT-OĞ  (Beşinci Hanedanlık)
 
-          Kanım kağan 5 – M.S. ? – 536
 
-          Kül  Tigin – M.S.544 – 575
 
-          İniçu Apa Oyurıgın Turgan – M.S.580 ………TÜRÜK – BİL’ in sonudur.
 

  
  
 
TÜRK  ADI :
 
Türk adı M.Ö. 879’ da tarihte ikinci kez bir federasyon, bir büyük imparatorluk adı olarak tarihe geçmektedir. Doğu Anadolu’ da ilk kez M.Ö.2200’ de TURKİ adıyla bir site devleti bulunmaktadır.

 

trabzon
+905469601261